Zeytinyağının Tarihi
Zeytinyağının Tarihi
Ölümsüz Ağaç: Zeytin Ağacı
"Ben herkese aitim ve kimseye ait değilim, sen gelmeden önce de buradaydım, sen gittikten sonra da burada olacağım”
İlyada Destanı / Homeros
Zeytin ağacının insanlık tarihindeki yerini anlayabilmek için tarihteki olaylara uzanmak gerekir. İnsanlık tarihi ile bir olan zeytinin var oluş hikayesi Adem ve Havva’dan, Mısır mitolojisine, İslamiyet tarihinden, Eski Roma uygarlıklarına kadar dayanmaktadır. Tüm mitoloji ve kutsal kitaplarda bahsi geçen zeytin ağacı, tarihin bütün dönemlerinde önemli olayların temsilcisi olmuştur. Tarih boyunca hiçbir ağaç zeytin ağacı kadar kutsal kabul edilmemiş ve bu kadar çok hikâyeye konu olmamıştır. Yaşam ağacı, ölümsüz ağaç, barış ağacı gibi pek çok isimle anılmıştır.
Tüm Ağaçların İlki: Zeytin
Tarihi insanlıkla bir olan ağaç…
Zeytin yetiştiriciliğinin ilk insanlarla birlikte başladığı kabul edilmektedir. Efsaneye göre cennetten kovulan Adem, 930 yaşındayken öleceğini hisseder ve Tanrı’dan kendisini ve tüm insanlığı bağışlamasını dilemeye karar verir. Bunun için oğlu Şit’i görevlendirir ve onu cennet bahçesine gönderir. Oğlu Şit ilgili melekten bağışlanmasını ister. Melek iyi-kötü ağacından 3 tohum alarak ona verir ve babasını gömmeden önce tohumları onun ağzına koyması gerektiğini, böyle yaparsa Tanrı’nın onun bütün günahlarını bağışlayacağını söyler. Adem kısa bir süre sonra ölür. Bunun üzerine Şit sözünü tutar ve babasını tohumlarla birlikte Tabor Dağı eteklerindeki Hebron Vadisi’ne gömer. Adem’in gömüldüğü yerde yeşeren zeytin, sedir ve serviağaçlarından ilk yeşeren zeytindir. Böylelikle Tanrı ve insan arasında barış sağlanmıştır.
En Değerli Erdemlerin Sembolü; Zeytin
Ve insanlık zeytinle yeniden doğar…
Zeytin ağacı insanlık tarihi boyunca yeniden doğuş, diriliş ve arınma anlamlarına gelmiştir. Bunun en güzel örneğini Eski Ahit’te bulabiliriz. Eski Ahit’e göre yeryüzünde kötülüğün arttığını gören Tanrı, insanoğlunu tufanla cezalandırmaya karar verir. Bu tufanda Nuh’un gemisindeki canlılardan başka bütün canlılar suların altında kalarak yok olur. Hz. Nuh yaşamın normale dönüp dönmediğini anlamak için gemisinin penceresinden beyaz bir güvercin salar. Bir süre sonra güvercin gagasında zeytin dalıyla döner. O zaman Nuh suların çekildiğini, tufanın dindiğini anlar. Ağzında zeytin yaprağı tutan güvercin; o günden bugüne barışın, umudun, adaletin, bolluğun ve refahın, tüm felaketlerden kurtulmayı başaran zeytin dalı ise ölümsüzlüğün simgesi olmuştur.
Ağaçların Kralı; Zeytin Ağacı
Krallığa yaraşır yücelikte…
Zamanın birinde ağaçlar kendilerine bir kral seçmeye karar verir ve isteklerini diğer ağaçlardan önce zeytin ağacına iletirler. Zeytin ağacı bu istek karşısında "İlahları ve insanları onurlandırmak için kullanılan, övülen yağımı bırakıp ağaçlar üzerinde sallanmaya mı gideyim” der ve kral olması istenen zeytin ağacı, zeytinyağından vazgeçemez ve kral olmayı reddeder. Hâkimler Kitabında geçen bu hikâye zeytinin ululuğunu gözler önüne sermektedir.
Sıvı Altın; Zeytinyağı
En kıymetli doğal öz…
Yunan ve Roma mitolojisinde zeytin ağacı ve zeytin özü çok özel bir yere sahiptir. Bir efsaneye göre Tanrılar kralı Zeus’un ikiz çocukları Apollon ve Artemis zeytinlikte doğmuştur ve zeytin ağacının altında doğmak; kutsal bir aileden gelmenin işaretidir. Bu uygarlıklar ölülerinin sayısı kadar zeytin ağacı diker ve paranın olmadığı dönemlerde zeytinyağına "sıvı altın” derlerdi. Zeytin ağacını kesenler ölümle cezalandırılırken; olimpiyat oyunlarında başarı kazananlar, zeytin ağacının dallarından yapılmış taçlarla ve zeytinlerden sıkılan yağların konulduğu amfora ile ödüllendirilirdi.
Şehir Efsanelerinin Başrolü; Zeytin Ağacı
Zeytin ağacının gölgesinde doğan şehir…
Yunan mitolojisindeki efsaneye göre; Atina’yı kimin koruyacağını belirlemek isteyen Zeus, Tanrılar Meclisi’ni toplar. Mecliste kente en değerli hediyeyi veren tanrı ya da tanrıçaya kentin hükümdarı ve koruyucusu olma unvanı verileceği kararı alınır. Alınan karar üzerine düzenlenen yarışmaya Zeus’un kızı tanrıça Athena ile deniz tanrısı Poseidon katılır. Poseidon bu kutsal şehre uzak diyarlara gidebilen ve uçan bir at hediye eder. Denizden ihtişamlı bir şekilde çıkan bu atın güzelliği herkesi etkiler, gücü ve kudreti herkes tarafından konuşulur. Bu at aynı zamanda çok ağır yükleri taşıyabilecek ve savaşlarda çok büyük yararlılık gösterebilecek güçtedir.
Bilgelik tanrıçası Athena ise mızrağının ucunu toprağa dokundurur ve dokundurduğu yerden gümüş yapraklı bir zeytin ağacı çıkar. Bu ince dallı meyveli ağacın bereketi ve güzelliği karşısında tüm tanrı ve tanrıçalar büyülenir. Athena şöyle der; "Bu ağaç büyüyüp yüzyıllarca yaşayacak, meyvesinin yağı tüm dünya tarafından aranır hale gelecek, gölgesiyle insanları serinletecek, odunuyla ısıtacaktır.” Yarışmayı kazanan Athena zeytin ağacının bir dalını kırarak Poseidon’a uzatır. Tüm hırsına rağmen zeytin dalını kabul eden Poseidon’la aralarındaki düşmanlık yok olur.
Akıl, sanat ve barış tanrıçası olan Athena zeytin ağacını şehir halkına, barış ve medeniyetin simgesi olarak hediye etmiştir. At yerine zeytin ağacını seçen halk da savaş yerine barışı, göçebelik yerine yerleşikliği seçtiğini açık etmiştir. Düşmanın bile kıyamayacağı güzellikte olan zeytin dalları günümüzde barışın temsilcisi olmaya devam etmektedir.
Yaklaşık 40000 yıl öncesine dayanan bu efsane ve hikâyelerden de anlaşılacağı gibi zeytin ağacı her kültürde ve dinde insanlar tarafından değer görmüş kutsal bir ağaçtır. Ancak zeytin ağacının anavatanına dair bilim dünyasında net bir bilgi bulunmamaktadır. Arkeolojik kazılar ışığında M.Ö. 3700 yıllarında Santorini Adası’nda zeytin yaprakları ve çekirdekleri tespit edilmiştir. Zeytin ağacının denizcilik yoluyla M.Ö. 3000 yıllarında Kıbrıs ve Girit’e, M.Ö. 2000’lerde Ege kıyılarına, M.Ö. 1000’li yıllarda ise İtalya’ya ulaştığı bilinmektedir. Zeytin yetiştiriciliği, M.Ö. 4000 yıllarında ilk kez Anadolu’da başlamış olup Akdeniz’deki diğer ülkelerine yayılmıştır. Zeytinin ve yağının elde edilmesi, depolanması ve ticareti ilk olarak Akdeniz’de gerçekleştirilmiştir. Burada oluşan sistem ihraç edilmiştir.